24 Kasım 2018 Cumartesi

DR. YAVUZ DİZDAR’IN BEKLENEN KİTABI “VİCDAN HAYAT KURTARIR” ÇIKTI…


Başarılı Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’ın merakla beklenen ikinci kitabı “Vicdan Hayat Kurtarır” çıktı. Dizdar,” Bu kitap gençler için bir yaşam kılavuzu niteliği taşıyor. Biz bu yoldan yürüyerek bir çağı döndürmeye çalışıyoruz. Tıkanmış olan çağ sizin sayenizde dönecek.” dedi.


Piliç, yoğurt, süt gerçeğini ortaya çıkaran ve yıllardır gerek kanser gerek sağlık gerekse de beslenme konusunda verdiği demeçlerle adından sıkça söz ettiren İstanbul Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’ın merakla beklenen yeni kitabı “Vicdan Hayat Kurtarır” raflarda yerini aldı.
Dizdar’ın çocukluğundan bugüne kadar yaşadıkları ve tecrübelerinin yer aldığı kitap bir nehir söyleşisi özelliği taşıyor. Kitabın gençler için bir yaşam kılavuzu niteliği taşıdığına vurgu yapan Yavuz Dizdar,” Yıllardır verdiğimiz mesajlarda biz aslında sadece sağlığa, kansere ve sağlıklı beslenmeye vurgu yapmıyoruz. Bu işin, ikinci aşaması. Asıl önemli olan tıkanmaya yüz tutmuş bir sistem ve çağ var. Biz bu yoldan yürüyerek çağı döndürmeye çalışıyoruz. Tıkanmış olan çağ sizin sayenizde dönecek.” dedi.
Pilicin kanserle ilişkisini anlatmak istediği onkoloji kongresine neden alınmadığını, davalarla geçen beş yılını, kokoreç sayesinde Avrupa Birliğine nasıl ders verdiklerini ve pek çok konuyu samimiyetle anlattığını ifade ettiği “Vicdan Hayat Kurtarır” kitabındaki satırbaşları ise bir hayli dikkat çekici.
İşte ünlü onkoloğun kitabında değindiği satırbaşlarından örnekler.
  • Kızartmayı bırakarak kanserden korunulmaz.
  • Kanser tanısı konulan vakaların büyük bir kısmı kanser değil.
  • Hastalık patlamasının bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum.
  • Doktor öğrendiği her şeyi paraya çevirmeye çalışıyor.
  • 2050’de iki kişiden birinin otistik olması bekleniyor.
  • Patronlar hile hurda bilen adamları işe almak istiyor.
  • Kokoreç Avruğa Birliği’ne atılmış bir goldür…
  • Pilicin kanserle ilişkisini Onkoloji Kongresinde anlatmak istedim. Kabul edilmedi.
Hayy Kitap imzası taşıyan “Vicdan Hayat Kurtarır” kitabında Blog Yazarı ve iletişimci Şükriye Özgül ile Dr. Yavuz Dizdar’ın söyleşisi önümüzdeki dönem epey konuşulacağa benziyor.


Dr. Yavuz Dizdar
1964’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ndeki orta eğitimini 1982’de; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini 1988’de tamamladı. Tıp eğitiminin ardından, o yıllarda Siirt’e bağlı olan Batman’da yaklaşık bir yıl mecburi hizmet yaptı. 1989-1992 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda ilaç bilimi üzerine, 1992-1996 yıllarında Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda kanser üzerine uzmanlık eğitimini tamamladı. Bu eğitimlerinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası unvanını aldı. Halen aynı enstitüde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak çalışmaktadır.
Tıbbi çalışmalarına paralel olarak 1994’ten bu yana Dünya Gazetesi’nde sağlık ekonomisi ve politikası konusunda yazılar yazmaktadır. İstanbul Üniversitesi’ne ve üniversiter eğitime yönelik yazılarının yer aldığı Fakülte dergisi 2008 yılından beri yayın hayatındadır. Derginin bütün sayılarına www.fakultedergisi.com adresinden erişilebilir.
Bireysel çalışmalarının amacı bilimde yeni düşüncenin desteklenmesidir. Faaliyetlerinin bütünü “hakkaniyetli, bağımsız ve sürdürülebilir bir yaşam” başlığı altında özetlenebilir.


Şükriye Özgül
1978 yılında Bulgaristan’ın Okorsh şehrinde doğdu. İlkokulu Bulgaristan’da okudu ardından 1989 yılında zorunlu göçle Türkiye’ye geldi ve ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleşti. Ortaokul ve liseyi Avcılar 50. Yıl İnsa Lisesinde okudu ve 1996 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde Lisans eğitimine başladı ve 2001 yılında mezun oldu. Üniversitede okuduğu yıllarda yerel televizyonlarda sunuculuk ve muhabirlik yaptı. Ayrıca İHA (İhlas Haber Ajansı) uluslararası haberler servisinde editör olarak görev yaptı. 2007’den bu yana Basın ve Halkla ilişkiler Danışmanı olarak görev yapıyor. 2017 yılında kurduğu Haberuçur bloğunda özel röportaj ve haberlere yer veriyor.


21 Kasım 2018 Çarşamba

SİGARAYI BIRAKMAK İÇİN BİR TARİH BELİRLEYİN!


Sigara akciğer kanseri riskini artıran faktörlerin başında gelmektedir.  Biorezonans Terapisti Neslihan Baykal Yakışan, "Sigarayı bırakmak için tüm yöntemleri deneyin ve asla vazgeçmeyin" diyerek konu hakkında bilgiler verdi. 



Neslihan Baykal Yakışan, "Sigara içen kişilerde meydana gelen akciğer kanser riski, sigaranın bırakılması ile orantılı olarak azalmaktadır. Akciğer kanseri vakalarının 4'ünden 1'i sigara kaynaklı olup bilimadamları ve uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Sigaranın içinde katran ve nikotin başta olmak üzere 70'den fazla kansere sebep olan kimyasal madde içermektedir. Sigaranın dumanını bile soluduğumuzda tüm bu kimyasallar akciğerimize girerek vücudumuza yayılır. 

Sigara kullanan kişiler ya kanserden ya da farklı sigara kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler. 

Sigara içmek fiziksel ve psikolojik bağımlılık olarak ikiye ayrılmaktadır. İstek ve yoksunluğu ayırt ederek fiziksel mi psikolojik bağımlı mısınız ayırt edebilmelisiniz. Yoksunluk sigaranın kendisine bağlı 72 saat süren belirtilerdir." dedi.

Biorezonans Terapisti Neslihan Baykal Yakışan tavsiyelerde bulundu: "Sigarayı bırakmaya karar verdiyseniz hiçbir engeliniz yok. Yeter ki karar verin ve bir tarih belirleyin.
Hedeflediğiniz tarihten 2 ya da 3 hafta öncesinde nikotini düşük farklı bir markaya geçin.
 Sigara içerken yarısını içerek hedeflediğiniz tarihi ve nedeninizi kendinize hatırlatın. 
Kendinize yeni alışkanlıklar edinin, hobilerinizi ve sevdiğiniz şeyleri yapmaya başlayın. Örneğin puzzle, maket, takı tasarımı, örgü, satranç vb. gibi... 
Spor, yürüyüş, pilates, yoga veya kişisel gelişime yönelik faaliyetler gibi... 

Çay, kahve ve alkollü içecekler yerine bitki çayı, süt ve meyve sularını tercih edin. 
Sigara bırakma sürecinizde yoksunluk hissi ve daha çok sakinliğinizi sağlayacak sarı kantaron çayını tercih edin. 
Çok kuvvetli antioksidan içeren zencefil çayını tüketerek toksin atılımını hem de sigara içme isteğinizi azaltabilirsiniz.
 Sigara bırakma sürecinizde bol bol su içmek hem sigara içme isteğinizi azaltacak hem de toksin atılımını hızlandıracaktır.

Evinizi, arabanızı ve kıyafetlerinizi temizleyerek sigara dumanını hatırlatacak ortamı temizleyin ve dizayn edin.
 Ağız ve diş bakımınızı yaptırın. 
Hamam, sauna ve bol duş almak sizleri rahatlatacaktır. 
Arada sigara içme isteklerinizin olacağını ve bu durumda bu süreci nasıl yöneteceğinizi planlayın ve uygulayın.

Sigara bırakma sürecinizde birincil derece görüştüğünüz herkesten destek isteyin. Motive olmanıza yardımcı olacak plan ve programlar yapın. 
Sigaranın zararlarını tekrar tekrar okuyarak kendinize verdiğiniz zararın farkında olun.


6 Kasım 2018 Salı

DAR PANTOLON KIL DÖNMESİ YAPIYOR…

Uzmanlar uyarıyor! Dar pantolonlar kıl dönmesi sorununu tetikliyor. Batı toplumlarına nazaran Türkiye’de 10 kar daha fazla görülen bu rahatsızlığın tedavisinde ise ameliyatsız yöntemler yüz güldürüyor.


Genç erkeklerde çoğunlukta olmak üzere kadınlarda da görülen kıl dönmesi sorunu yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlık. Uzmanlar Türkiye’de Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekiyor. Hareketsiz yaşam sürenler ve masa başı çalışanların da büyük risk altında olduğunu vurgulayan uzmanlar, psikolojiyi de olumsuz etkileyen bir rahatsızlık olduğunu ifade ediyorlar. Konu ile ilgili Medigold Sultan Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar bilinmesi gerekenleri aktardı.
Kar,” Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen Pilonidal Sinüs hastalığı 15-35 yaş arası erkekleri etkileyen oldukça yaygın bir rahatsızlıktır. Genel olarak erkeklerde yüzde 1, kadınlarda yüzde 0.1 oranında görülüyor. Türk toplumunda bu oran erkeklerde yaklaşık yüzde 10’lara çıkabiliyor, bu da Batı toplumlarına nazaran 10 kat daha fazla görüldüğünü gösteriyor bize. Özellikle hareketsiz kalan, masa başı çalışan, bilgisayar bağımlısı, uzun saatler araç kullanan, dar kıyafet tercih eden, aşırı kıllı vücuda sahip erkeklerde görülme oranları daha fazla.” dedi.
Kişisel bakım çok önemli.
Pilonidal Sinüs rahatsızlığından korunmak için kişisel bakımın önemine vurgu yapan Op. Dr. Fatih Kar,” Hasta hekime genelde kuyruk sokumu bölgesinde ağrı, şişlik, kanlı akıntı, kaşıntı, popo üzerine oturamama gibi şikayetlerle başvuruyor. Hastalığın temeldeki nedeni ise kuyruk sokumundaki çökük olan kısımda kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle, oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida ya da matkap gibi dönerek, cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile etrafının iltihaplanmasıdır. Buna bir de aşırı kıllanma ve kişisel temizlik eksikliği de ilave olduğu takdirde kıl dönmesi sorunu kronikleşiyor. Tüm bunlar kokuya ve çamaşırların kirlenmesine de neden olarak bireyin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Öyle ki bu hastalık nedeniyle çok kez ameliyat olmak zorunda kalan ve psikolojisi bozularak aylarca evden çıkmayan hastalar var.” şeklinde konuştu.
Kristalize Fenol yöntemi başarı oranı yüksek ameliyatsız tedavi yöntemleri arasında.
Kıl dönmesine karşı alınacak önlemlere ve tedavi yöntemlerine değinen Kar,” Kıl dönmesinden korunmak için kişisel hijyene dikkat edilmesi, kuyruk sokumu bölgesindeki tüylerin temizliği, gerekirse bu bölgeye lazer epilasyon yapılarak potansiyel risklerin azaltılması çok önemlidir. Müdahale yapılarak bu hastalığın tedavisi yapılmış hastalarımızda da işlem sonrası lazer epilasyonu ısrarla öneriyoruz. Öte yandan hastalığın tedavilerinden bahsetmek gerekirse ameliyat bu seçenekler arasında ilk sırada yer alıyordu. Ancak son yıllarda geliştirilen pek çok yöntemle ameliyatsız yöntemler de başarılı sonuçlar vermeye başladı. Pilonidal Sinüs de birçok farklı rahatsızlıkta olduğu gibi tedavi planlaması hastalığın seyrine göre ve kişiye özel yapılmaktadır. Yaklaşık 5-6 yıldır Pilonidal Sinüs hastalığı olan kişi için ameliyatı öncelikli tercih olarak düşünmüyoruz.  Eğer çok yeni bir hastalık gelişimi söz konusu ise sadece bilinçlendirerek lazer epilasyon ve hijyenin arttırılması yeterli olabiliyor. Biraz daha derin sinüslerin varlığında kılların temizlenmesi, sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması (mikro sinüsektomi) ya da kristalize fenol uygulaması düşünebiliyoruz. Bunlar ayakta, kısa, ağrısız olarak gerçekleştirilen tedaviler olarak kabul ediliyor. Bunların arasında ‘Kristalize Fenol’ en çok tercih ettiğimiz yöntemler arasında yer alıyor. Her 100 hastadan 85’inde bu teknikle başarı elde edebiliyoruz. Ameliyathane ortamı gerektirmeyen, poliklinik ortamında, uygun bir şekilde yapıldığında başarı şansı çok yüksek olan bir tekniktir. Kuyruk sokumu bölgesine steril ortam sağlanarak lokal anestezi ile bölgeyi uyuşturuyoruz, ardından da sinüslerin tamamını kıllardan ve bölgede oluşan iltihaplı dokudan temizliyoruz. Bu temizlik işlemi sonrası deliklerden hastalıklı bölgenin içine, iri tuz kristallerine ya da naftaline benzeyen görünümde olan kristalize fenolü koyuyoruz. ‘Kristalize Fenol’, yarayı temizleme etkisi ile sinüslerin içlerini tam anlamıyla tıkanan lavaboları açmakta kullandığımız lavabo açıcılar gibi temizliyor ve bir iyileşme-kapanma sürecini başlatıyor. İşlem ağrısız olarak gerçekleştiriliyor, ortalama 10-15 dakika sürüyor ve hastanede yatış gerektirmiyor. Hastalar işlemden sonra normal günlük aktivitelerine devam edebiliyorlar ertesi gün de banyolarını yapabiliyorlar.” ifadelerini kullandı.

5 Kasım 2018 Pazartesi

SAÇ EKİMİ UZMANI SONGÜL ALCI, KAŞ EKİMİNİN İNCELİKLERİNİ ANLATTI…


 Güzellik ve estetik düşünüldüğünde kaşlarımızın yüz ifademizde en etkileyici unsur olduğunu biliyoruz. Kaş seyreldiğinde ve yok olduğunda kişinin yüz ifadesinde değişiklikler olduğunu bilmekteyiz. Bu uğurda yaptırdığımız kaş kontörü ve kalıcı makyaj uygulamaları kaşların hızlı bir şekilde ve geri dönüşümsüz dökülmesini sağlamaktadır. Elbette genetik faktörler, travmalar, tıbbi bazı nedenler de kaşların yok olmasına neden olmaktadır. Tıbbi nedenlerle veya yanlış alınma sonucu kaşları azalanlarda, ince kaş yapısı olanlarda ve kaş şeklinden memnun olmayanlarda kaş ekimi yapılabilir.


Kaş, kirpik ve sakal kaybı nedenleri:

-Fiziksel travmalar, kazalar, ısı, kimyevi madde ve elektrik yanıkları, 

-Sistemik ve lokal bazı hastalıklar, dermatolojık nedenler, saç kıran,  

-Trichotillamania (strese bağlı saç, kaş yolma)

-Medikal veya cerrahi tedavi sonuçları olarak ortaya çıkan kayıplar, radyoterapi, kemoterapi uygulanması, bölgeye cerrahi işlemler yapılması,

-Kaşların kozmetik amaçlı olarak şekil vermek amacıyla sık sık çekilmesi kalıcı kaş kayıplarının en çok görülen nedenidir.

Kaş ekimi nasıl gerçekleşir?

Öncelikle yapmanız gereken kaşlarınızın şeklini ve kalınlığını çevrenize de danıştıktan sonra istenilenden biraz daha kalın belirlemenizdir. Dolayısıyla uzun dönemde kendi kaş şeklinizi tekrar verebilirsiniz.

Kaş ekiminde, saç ekimi işleminde olduğu gibi kişinin iki kulak arası ensenin üst bölümü mesafeden saçların tamamı kesilmeden, saçların bir bölümü kısaltılarak saç kökleri mikromotor yardımıyla tek tek alınır, özel işlemden geçirildikten extra inceltilmiş olarak kişinin kaş açıklığı olan alana yerleştirilir. Bu işlem 2-4 saat kadar sürer.

Kaş ekimi lokal anestezi altında yapılır Burada dikkat edilmesi gereken kaşların yönünün uzman ekip tarafından doğru belirlenmesidir. İşlemden sonra hasta 24 saat sonra bu bölge yıkanabilir. Küçük kabuklu görünüm 3-4 gün içerisinde yok olacaktır. Şişlik ve morluk görülmez.

Ensenin üst bölgesinden alınan saç greftleri uzama karakterine sahip olduğu için kaş bölgesinde de uzayacaktır. Yapılması gereken kaşlarınız uzadığında kesmenizdir.

Yazan: Songül Alcı
 http://songulalci.com/